İşçinin emeğinin kutlandığı, işçi haklarının öneminin vurgulandığı, tüm dünyada resmi tatil olarak kabul edilen, ancak Türkiye’de sadece memurların bu günden yararlandığı 1 Mayıs Emek ve İşçi Bayramı nasıl ortaya çıktı? Hadi birlikte öğrenelim.
1 MAYIS’IN TARİHÇESİ
1880’li
yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok
kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15
saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
Şirketler
eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları,
örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki
sistem ile karşı karşıyaydılar.
Hal böyle
olunca, sesleri duyulmamış, hayattaki varlığına patronları tarafından değer
biçilmemiş tüm işçiler, büyük bir yankı uyandırmaya hazırlanmışlardı. Bu
onların ‘’Biz buradayız, bizi görmezden
gelemeyeceksiniz!’’ deme biçimleriydi belkide…
DİRENE DİRENE KAZANILAN BAYRAM
ABD’nin Chicago
kentinde 40 bin tekstil işçisinin
gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik
işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. Aynı tarihlerde greve çıkanlara
ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi. Saldırılar, mücadele ateşini
söndürmedi, aksine körükledi. ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin
yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve
katıldı.
Tüm bunlar
yaşanırken tarih, işçi sınıfının ilk kez böyle örgütlenmesine ve kararlılığına
şahit oluyordu. Görülmemişler, kendisini görmeyi reddeden hükümet ve
işverenlere karşı hak arıyorlardı.Hükümet ve
işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu.
1 Mayıs sonrası
işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8
işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı.
İşçilerin bu
mücadelesinde, Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için,
saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı.
Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev
kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga
sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını
yitirdi.Yaşamını
yitiren 4 öncü işçiden biri olan Albert PERSONS idamına karar verildiğinde
mahkeme heyetine tarihe geçecek şu sözleri söyledi:
"Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani
olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
ABD'de
yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. 1889'da
Paris'te düzenlenen kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek
amacıyla dünya çapında gösteriler düzenlendi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı
da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul
etti.
TÜRKİYE’DE 1 MAYIS
Türkiye’ de
uzun yıllar kutlanması yasak olan bu
bayram, Anadolu'da ilk kez Osmanlı
döneminde 1905 yılında İzmir'de kutlandı.1920 yılında 1 Mayıs ilk kez İşçi
Bayramı olarak kutlandı. İşçiler Haliçten başlayarak Karaköy üzerinden
Beyoğlu'na kadar bir yürüyüş yaptılar ve "Bağımsız Türkiye" yazılı
bir pankart taşıdılar.
Günümüzde
ise 12 Eylül döneminde resmi tatil olmaktan çıkarılan 1 mayıs,2009’da tam
28 yıl sonra tekrar resmi tatil ilan edilip ‘’Emek ve Dayanışma Günü’’ kabul
edildi. Kamu kurum ve kuruluşlarının tatil olup, özel sektörde mesai ücretinin
ödenmesi ve işçinin rızası alınmak kaydıyla çalıştırılmasına karar verildi.
Tolstoy
‘’Ekmek pahalı, emek ucuzdu’’ der…
Oysa
hayattaki en kıymetli şey emektir. İlmek ilmek ördüğün, zamanını verdiğin ,
hayatının hatırı sayılır bir bölümünü o iş için harcadığın, türlü fedakarlıklarla
istikrar göstererek çaba sarf ettiğin şeyin ta kendisidir emek. Öyle ya,
tohumdan filizlenen her gün su verip yeşerttiğimiz çiçekler gibi emeklerde
çiçek açmalıdır.
Hak ve adalet gibi kavramların emeğin karşısında değil,
yanında duracağı daha aydın günlere...
Çünkü Yunus
Emre’nin de dediği gibi:
‘’Bölüşürsek
tok oluruz, Bölünürsek yok oluruz.’’
Yorum Gönder